HOSGELDIN TO LARA SU BEBEK
Hindistan ailesi gecen cuma gecesi saat 7:11 civari Lara Su bebegi aile fertleri arasina kattilar.
Tebrikler...
Hindistan ailesi gecen cuma gecesi saat 7:11 civari Lara Su bebegi aile fertleri arasina kattilar.
En son Mart 2007 de birakmisiz guncellemeyi..
Ne kadar uzun zaman gectigini bugun Hindistan'larin blog una bakinca anladim. Bir kez daha blog yazmanin yasanan olaylarin kayitlara gecilmesi acisindan ne kadar onemli oldugu acikca gorundugu bebek Lara Su 'nun dogu sirasindaki olaylarin kayitlanmasi sirasinda anlasildi.. Eminim ki Hindistanlar uzun sure sonra donup bunca ayrintiyi hatirlattigi bloglarina yazdiklari icin ne iyi yapmisiz diyecekler...

Bir suredir Blog umuzu ihmal ettigimizi bugun Erduran dan gelen mail ile anladik. Vaktidir deyip hemen bir kac kelime ekleyelim istedik.
Dort gozle tatil sezonu, yeni yil derken 2007'e girdik bile. Noel haftasonunda teyzemler New York'a gelmisti. Pazar gununu NY turistligi yaparak gecirdiler. Tabii bu zaman etraf o kadar kalabalik oluyor ki. Her taraf civil civil suslerle dolu. Gezmek icin cok guzel oluyor da, eger ise yurumek icin 42inci caddeden gecmeye calisiyorsaniz, iyi sanslar. Kimin turist kimin de bu civarda yasadigini anlamak da cok kolay.
Yeni yilin son iki haftasina girdik. Bu iki hafta sonundada misafirlerimiz var.

Etiyopya’dan ayrilacagimiz gun is arkadasimla beraber bir tur gezisi aldik. Tur dedigim de otelden bir araba ve sofor kiralamak. Once Addis’in Entoto dagina ciktik. Manzara resmi cekmek icin bir kac yerde durduk. Yan resimdeki ev tipik Addis kir eviymis.
Dag yolunda en cok dikkatimi ceken omuzlarinda yuk tasiyan kadinlar oldu. Bunlari hep duyuyorduk ama gozle gorunce insani bayagi bir etkiliyor. Soforumuz de bize “bakin, bizim kadinlarimiz ne kadar guclu” yorumu yapmaz mi. Kadinlar dagda topladiklari odunlari, calilari, omuzlarinda tasiyarak satmak icin pazara goturuyorlar. Tahminimize gore yarim gunlerini aliyordur pazara gitmeleri. Ama bu kadinlarin uzerindeki fiziksel ve psikolojik yuku tahmin bile edemeyiz.
Dagdan sonraki duragimiz St. George Katedrali oldu. Italyanlara karsi kazandiklari Adwa Savasi’nda St. George’un kutsal emanetini tasiyorlarmis. Bu yuzden St. George’a tesekkur icin 1896’da bu katedrali yapmislar. Bu arada bu savasla da Avrupalilari yenen ilk Afrika ordusu unvanini da almislar.
Son duragimiz da Afrika’nin en buyuk acik hava marketi “Merkato” idi. Haftasonu oldugu icin inanilmaz kalabalikti. Sehirde ordunun varligini da hissediyorsunuz. Bu aralar Etiyopya ve Somali’nin arasi iyi olmadigi icin bayagi bir guvenlik vardi. Lokantalara bile girerken kontrolden geciyorduk.

Haftasonu ne guzel ilik gecti derken, havalarimiz sogumaya basladi. Bu yil bayagi mevsim ortalamalarinin uzerinde gidiyoruz. Bu cok fazla devam etmez gibi geliyor. O yuzden ani bir soguk bastiracagaini dusunup kendimi hazirlamaya calisiyorum.


Yarin devam etmek uzere dedim ama New York'a donene kadar hic vaktim olmadi. " Workshop" umuz basarili gecti. 38 Afrika ulkesinden katilim oldu. Hepsi de birbirlerinden farkli, renkli karakterdeydiler ve genel olarak ortak noktalari rahat, cana yakin olmalari ve eglenmeyi bilmeleriydi.






Bir teoriye gore butun insanlik Afrika’dan yayiliyor. Su asagida gorulen Homo sapiens idaltu da 160,000 yil once yasamis atalarimizi temsil ediyor. Bugunku insanlara gore yuzu ve kemik yapisi buyuk ve gozleri de disari atik durumda. Ama beyni bizimkisi kadar buyukmus. 

Bir kac gun izinlerimi birlestirip Sukran gunu tatilini uzatmak istedim. Bugun son gun.
Nerede kalmistik en son Montreal'de? Evet, her yerde soylenir yedigin ictigin senin olsun bize, gorduklerini anlat diye... Ben bunu tersine cevirip konuya yenip icilenlerden devam edecegim.

Montreal; Sehire girer girmez ilk dikkatimi ceken harika dizayn edilmis sokak lambalari oldu, hemen gordugum en renkli !! Kongre binasinin onundeki sokak lambalarinin resimlerine bir kose ayirmak istedim.
The First Thanksgiving, painting by Jean Louis Gerome Ferris (1863–1930)Asi ( hastaliklar dan korunmak icin olunan:) ) olmayali herhalde on yil olmustu. Uc gunde bes asi olmak bana cocuklugumu hatirlatti. Yarin iki tane daha asi yapilacak ve gorevimi yerine getirmis olacagim. Bu da nereden cikti degil mi?

Uzun bir aradan sonra bu hafta sonu dinlenmeyi basardim diyebilirim. Gectigimiz hafta icinde tezime calismak icin her gece 3te yattigim icin cuma aksami saat 8.30da uyudum.. Gectigimiz persembe gunu AAASS konferansinda paper sunmak icin Washington'a gittim.
Havanin yagmurlu olacagini biliyordum ama hava sartlari yuzunden NY'a sabah 2ye dogru ulasacagimi hic dusunmemistim. Sabahin 5inde kalkip 7 treni ile DC'ye gittim. Orada hayat o kadar sakin ki. Biz Manhattan'daki kosusturmaya cok alismisiz. Herkes biryerlere kosusturuyor. O yuzden DC bayagi bir sakin geldi. Konferans iyi gecti. Doktora danismanimla ogle yemegi yedikten sonra sunusumu yaptim. Arastirmam konusunda bazi yararli tavsiyelerde bulundular.
Hersey bittikten sonra saat 3.30 gibi NY'a donmek icin Union Station'a gittim. Orjinal plan teyzemle bulusmakti ama hava kotu oldugu icin vazgectik. Ben de bir an once NY'a donmek icin biletimi degistirmeye calistim. Ama ne yazik ki tum biletler satilmis. Hava sartlarindan ucuslar iptal olunca, millet trenlere ususmus. Ben de saat 7ye kadar beklemek zorunda kaldim. Firsattan istifade Union Station'daki magazalari gezerek vakit gecirdim. Trenle yola ciktiktiktan 20 dakika sonra trenin elektrikleri kesildi. Daha sonra ogrendik ki, bir yuk treni kaza yaptigi icin Kuzey koridoru kapatmak zorunda kalmislar. Herkes ne yapalim diye dusunurken, yolculardan birisi bize ozel bir otobus ayarladi da NY'a donebildik. [Tabii iki saat trende bekledikten sonra.] NY'a vardigimda da biricik esim gelip beni Penn Station'dan aldi. Henuz birseyi cozemedim. Amtrak (tren sirketi) nasil oluyor da boyle durumlar icin hazirlikli olmuyor. Diger bir yolcunun degil de onlarin bize NY'a gidis caresi bulmasi gerekmez miydi? Neyse, herhalde onemli olan macerali bir gecenin sonunda gec de olsa NY'a ulasabilmemiz. Yerel haberlere gore, saat 11 itibari ile hala trende Washington'a geri goturulmeyi bekleyen yolcular varmis...
Hafta sonunu pek disari cikmadan gecirdim. Malum doktora tezimi bitirmeye calisiyorum. Eve tasinali o kadar yogun bir tempodaydik ki, zamanin nasil gectigini anlayamadan kendimizi Kasim'in ortasina gelmis bulduk bile.
Kitapta yer alan bu fotograf 7 Aralik 1972'de Apollo 17 tarafindan cekilmis. Bir astronot tarafindan cekilen en genis acili dunya resmi buymus. Fotografta Afrika kitasinin buyuklugu ve gizemliligi goze carpiyor. Gecenlerde arkadaslarla dunya haritasini tartisiyorduk. Niye cogu dunya haritasinda Avrupa ortada ve kuzeyde gosterilir diye. Oysa ki dunya yuvarlak. Mesela bu fotografta Afrika dunyanin ust kisminda gozukuyor. Bu konuyla ilgili olarak "South up" (guney yukarida) haritalari dunyaya degisik bir bakis acisi ile bakmak isteyenlere...