Sunday, December 03, 2006

Etiyopya’dan sevgiler…


Yirmi iki saatlik bir yolculuktan sonra dun aksam 9da Etiyopya’ya ulastim. Yolculuk bekledigimden cok rahat gecti. Tabii business’te ucmanin buyuk payi var herhalde. NY’tan Frankfurt’a gittik. Orada dort saatlik bir beklemeden sonra Khartoum, Sudan’a uctuk. Orada ucagin 4’te 3unun inmesi bizi bayagi sasirtti. Herhalde diger Afrika ulkelerine baglantilar oradan yapiliyor diye dusundum. Orada beklerken hemen kameralarimizi cikartip fotograf cekmeye basliyorduk ki, hostesin anonsu ile duraksadik. Megerse Sudan havaalaninda resim cekmek yasakmis. Neyse biz de ucagin resmini cekmekle yetindik Bu arada koltuklar inanilmaz rahatti. Puanlari upgrade’e kullanilmasini tavsiye ederim. Kendimi luks bir restaurant’ta sandim. Once kitap gibi bir menu geliyor. Giris, ana yemek, tatli. Hepsi icin bir kac secenek verilmis. Unlu seflerin yemeklerini veriyorlar. Devamli bir isteginiz var mi diye soruyorlar. Arada tatli, kahve cay eksik olmuyor. Bayagi hosumuza gitti.

Etiyopya’ya vardigimizda hava karanlik oldugu icin etrafi pek fazla goremedim. Ama ilk izlemimim insanlarinin kibar ve guler yuzlu olmalari. Havaalanindan otelimize 15 dakikada ulastik. Aksam yemegi icin birseyler yedikten sonra uyumaya cekildim. Ama ne yazik ki saat 2ye kadar uyumayi basaramadim. Bugun sabah kahvaltidan once otelin resimlerini cektim. Cok yesillik var. Icerisi de bana nedense Aladdin’in lambasi cizgi filmindeki yerleri animsatti.
Guzel bir kahvalti yapip ilk kesif gezimize ciktik. Otelden disari cikinca goze batan ilk sey asiri fakirlik oluyor. Taksinin camina cocuklar ususup para istiyorlar. Addis Ababa Afrika’daki en guvenli sehirlerden birisi. Ama tabii ki yine de dikkatli olmak gerekiyor. Bugun ilk duragimiz Ulusal Etiyopya muzesi oldu.


Muzenin disina bakip aldanmamak gerekiyor. Uc – dort milyon yil once yasamis atalarimizin iskelet ve kafataslarini gormek mumkun. Gercekten buyuleyici ve gizemli. Etiyopya'ya gelip de Lucy'yi gormemek olmaz. Lucy icin muzenin bodrumunda ozel bir oda hazirlamislar.

Lucy bugune kadar en fazla parcasi bulunan bir iskelet. 1974 yilinda Donald Johanson isimli Amerikan bir antropolojist bulmus. Kemiklerinin 40%i biraraya getirilebilen Lucy 3.2 milyon yillik. Donald Johanson ilk kemigi buldugu zaman Beatles'in "Lucy in the Sky with Diamonds" sarkisini dinliyor oldugu icin Lucy ismi ile anilmaya baslamis. Etiyopya hukumeti ile anlasma yapan Donald Johanson Lucy'i dokuz yilligina Cleveland'a getirmis ve sonra iade etmis. Hominid turunden (Australopithecus afarensis de deniliyor) olup, kucuk beyinli, 1.1 m civarinda ve iki ayaklari uzerinde yuruyebiliyormus. Bu kadar bilgiyi nasil elde ediyorlar pek aklim ermiyor. Inanilmaz gizemli bir dunya. Sanirim bu konuyla ilgilenenler de inanilmaz sabirli insanlar.








Bir teoriye gore butun insanlik Afrika’dan yayiliyor. Su asagida gorulen Homo sapiens idaltu da 160,000 yil once yasamis atalarimizi temsil ediyor. Bugunku insanlara gore yuzu ve kemik yapisi buyuk ve gozleri de disari atik durumda. Ama beyni bizimkisi kadar buyukmus.





Muzede ayrica sanat eserleri de var. Yarin devam etmek uzere…

0 Comments:

Post a Comment

<< Home